27 Eylül 2015 Pazar

Kanada'yı Ele Geçirme Yolunda - Gonna Conquer The Canada

Bugünün çok fantastik bir gün olduğunu belirtmem lazım. Resmen dün hiçbir şey yapmamış olmamın acısını çıkarttım. Sabah Colin ve biz 5 exchange benim ilk geldiğim gün gittiğim kiliseye gittik ve orada diğer exchangelerle buluştuk. 4 Türk, 1 Kolombiyalı, 2 Alman ve 13 Brazilyalı olmak üzere 20 exchangedik(kilisenin toplamından fazlaydık:D). Bir çok kişiyle tanıştım. Kilisede Colin'in konuşmasını dinledikten sonra onlardan ayrılıp daha da başka exchangelerle buluşmaya nehir kenarına indik:D. Orada sayıyı bilmiyorum ama 6 Türk, biraz Çinli ve daha da fazla Brazilyalı vardı. Bu ne ya diyecek olursanız evet bence de Brazilyalılar Kanada'yı istila etmeye gelmişler. Onların devleti onlara buraya bedava gönderip bir de üstüne onlara haftalık harçlık yatırdığı için rahatlar:D.
Grupla buluşunca normalde bot turu olacaktı nehirde ama nehir çok dalgalı ve rüzgarlıydı. Bu nedenle nehrin ortasındaki bir adaya gittik. Orada bir ada turu attık ama turdan daha çok 6 kişilik matrak grubumuzla eğlendik diyebilirim:D. Tabi biz 6 genç neredeyse hiç geyik yapmayınca 3 hafta olacakları düşünebilirsiniz:D. İki şey fark ettim. İlki biriyle konuşmak başka, bir grubun ortasında olmak başka:D. Sanırım geldiğimden beri bu kadar kahkaha atmamıştım(bu eğlenmiyorum demek değil!). İkincisi de sadece 3 haftada İngilizce refleksleşmiş bende. "Evet, hayır" vb. basit tepkileri direk İngilizce veriyormuşum:D. Ben farkında bile olmadan Türkçe konuşmanın ortasında böyle davrandığımı fark edince biraz şaşırdım tabi:D. Tabii ki sadece Türkler olarak takılmadık. Gidip Brazilyalılar'ın da arasına kaynadık ki hiç zor değildi çünkü neredeyse farkımıza bile varmayacaklardı:D. Adada dolandıktan sonra yemek yedik ve geri döndük. Bu kadar kısaymış gibi görünmesine rağmen sabah 7'de kalkıp eve saat akşam 7 civarı döndüm. Türkler olarak bir grup kurduk ve beraber yapabileceğimiz şeyler planlamaya çalışıyoruz. Bir arkadaşımız ben çoğu yemeği yapabiliyorum dediği için onu aşçı belledik akşam yemeğine falan gideriz herhalde:D.


Tipik fotoğrafım olmasa olmazdı:D


Ada Tayfa:D
(Soldan sağa Yalın, Barkın, bendeniz, Mustafa, Buket, Lale) 


Dev bir ağaç ve Mustafa'nın kutsal pantolonu(parlıyoo)


Saçım o hale gelmeyi nasıl becermiş hiçbir fikrim yok. 


Tamam Türk olduğumuzu belli etmek lazımdı :D


Bu da can sıkıntısından(Lale'yi kaldırmayı başaramadık bile)



Gonna Conquer The Canada

Today was a totally funny but tiring day. I got up at 7 am. Colin and we the 5 exchange student went to the church that I went at the first day that I came here. We met some other exchanges there. We were 20 student, more than the entire church:D. 4 Turkish, 1 Colombian, 2 German and 13 Brazil. I met lots of people. We joined the church and listened to Colin. After that, 5 of us and Colin went to shore to meet more exchanges. We were 6 Turkish there and there was some from China and lots of Brazil as well. I thınk they are trying to conquer Canada. As their goverment sends them free and gives them a weekly budget, they are really happy to come here I guess:D. There would be a boat tour in the river but the river was so wavy and windy that we only went to a island. It was a great island but hanging out with a group was greater:D. I noticed two different things. One of them is there is a difference between talking to a friend and talking with a group of friends:D. I haven't laughed that hard since I came here(that doesn't mean that I'm not having fun!). And the other thing is, in just 3 weeks I got some English reflex. For example I use English unwillingly when I say something like "yes, no" etc. It's like a reflex you know:D. AFter eating something in the island we went back. It seems like a short day but I went home at 7 pm.:D. It was awesome. We made a Turkish group in watsapp and we want to plan something together:D.

23 Eylül 2015 Çarşamba

Bayramınız Kutlu Olsun:D

Tamam bunu da İngilizceye çeviremeyeceğim şimdi:D Başta annem, babam, anneannem, Bilgiç, dayım, Aynur Ablam ve bloğumu ziyaret edip yorumlarıyla heyecanıma heyecan katan tüm takipçilerim(eh sanırım böyle de diyebilirim:D) olmak üzere herkesin Kurban Bayramı kutlu olsun:)
Annemin fikri üzerine(zaten böyle fikirler anca ondan çıkıyor:D) yarın okula üstünde Türk Bayrağı olan bir t-shirt ile gideceğim. Umarım birilerinin ilgisini çekmeyi başarabilirim:D. Sonuç olarak bu kültür değişim programı iki taraflı yani. İşin aslı annem şeker al dağıtırsın demişti ama maalesef şehre inemedim. Neyse ki kimsenin şeker beklentisi yok:D. Çok güzel bir gün ve bayram geçirmeniz dileğiyle, herkese günaydın!

Edit: plan değişikliği, t-shirtü 29 Ekime saklıyorum:D

21 Eylül 2015 Pazartesi

Fotoğraflar:D - Photos:D

Dün sözünü ettiğim fotoğraflar:D



Ya ben böyle yollara bayılıyorum:D


Ağaçlarla kaplı çok güzeller.



Küçük arkadaşım(az daha eziyodum)


Buralarda fotoğraf çekerken acaba ayı var mıdır diye düşünmedim değil:D







Buraya da ek olarak bisikletle indim:D


Ve evet en sevdiğim fotoğraf alttaki:D


Çünkü bana çok sevdiğim bir şiiri hatırlatıyor:

"Two roads diverged in the woods and I,
I took the one less travelled by.
And that has made all the difference."

20 Eylül 2015 Pazar

Yorucu Bir Haftasonu - A Tiring Weekend

Gerçekten çok yorucu bir haftasonu oldu bu benim için. Cumartesi sabahı kahvaltıda Colin ne yapalım diye sordu. Hava çok güzeldi kano yapmaya gidebilir miyiz dedim. Neden olmasın dedi. Yaklaşık 1 saat sonra 3 Brazilyalı kız, ben, Mustafa, Mustafa'nın host babası, Colin, Shiann ve Ahna nehrin bir kenarındaydık. Kano veya kayak yapabilirsiniz dedi Colin. Kano 2-3 kişilik tek taraflı bir kürekle kullanılanlardan kayak da tek kişilik iki taraflı kürekli bildiğimiz kano:D Ben kayağı seçtim çünkü daha eğlenceli geldi. 3 saatlik bir gezinin ardından o kadar da eğlenceli gelmediğini söyleyebilirim ama:D. 3 saat boyunca mürek çekmek gerçekten yorucu bir işti. Ondan sonra eve gelmemiz de 1 saati yakın buldu. Günün çoğunda dışarıdaydım yani. Gelince eve girersem bir daha çıkamam diye hemen bisiklete atladım. İlk Isaiah'ı çağırdım. Bana katıldı. Duda'ya(bize yakın oturan Brezilyalılardan biri) gelmek ister misin demiştim kanodan dönerken ama çok yorgunum demişti. Bunu Isaiah'a da söyledim ama o umursamadı gittik ve Duda'ya başka seçenek bırakmadık:D. O da katıldı. Serviste gördüğüm yakınlarda oturan bizim sınıftan iki kız daha vardı. Isaiah'a onları da çağıralım evlerini biliyorsan dedim. Katılacaklarını düşündüğümden değildi de öyle bi şansımı deneyeyim demiştim:D Isaiah'ın onlarla pek bi alakası olmasa gerek bana çok tuhaf bir bakış attı sanki aklımı kaçırmışım gibi. Sonra evlerini bildiğini söyledi. Evler birbirine yakındı. Birinin önüne geldik. Bana bu senin fikrindi sen konuş dedi. Oluur dedim sanki çok tuhaf bir şey yani yaptığım:D. İlk gittiğimiz Mackenzie'nin eviydi. Kapıyı o açtı. Onu davet ettim ama çıkması gerekiyormuş gerekmese gelmek isterdim dedi. Bir daha ki sefere artık dedim ben de. Diğer kızın adı Paige. Maalesef o evde yoktu kapıyı kimse açmadı. Biz de 3 kişi takıldık. Eve döddüğümde yorgunluktan bitmiştim.

Bugün de sabah kalkıp hemen Colin'in çalıştığı otele gittik. Oradan küçük bir kiliseye geçtik. Kilisenin birazına katılıp kalanında dışarıda fotoğraf çektim. Ama maalesef onları şu an aktaramayacak kadar yorgunum:D. Kiliseden sonra otele geri dönüp yemek yiyip havuza gittik. Ahna ile uzun bir süre boğuştuktan sonra eve döndük. Eve gelince hemen bisiklete atladım ama kimse bana katılmadı ve ben de çok yorgundum. Yarım saat civarı dolandıktan sonra eve yığılıp ödevlerimi bitirdim.

Şu an bir an önce yatağa gitmek için an atıyorum. Resimleri yarın koyarım büyük ihtimalle:D


A Tiring Weekend


This weekend was really tiring for me. Saturday in the breakfast, Colin asked what to do. I suggested going canoing and everyone agreed. After a 1 hour ride, we met Mustafa, his host dad and 3 Brazil girls at the shore. There was two oppurtunity. One is 2 or 3 people canoe and the other one is one person with a two sided pedal kayak. I chose kayak, ıt seemed more fun. But after 3 hours of pedaling, everything started to seems a torture:D After 3 hours of kayaking we went to our house in one hour. So the most of my day went outside. After I came home, I asked Isaiah to ride a bike and he accepted. We called out Duda(one of Brazil girls) even though she said she was too tired. We left her with no choice:D So she joined us too. I have seen two girls from our class in the bus, so I asked Isaih if he knew where they live. He said yes but he was looking at me like I was mad. I suggested calling them too. He took us to their house which are really close to each other. First we went to Mackenzie's house. Isaiah told me that ıt's my idea so I should talk. I was ok with that, thıs ısn't something crazy at all. So I knocked the door and she came. I called her out but she said that she had to go somewhere and ıf whe weren't, she would like to come. I said ok, maybe next time. And we went to Paige's house. But she weren't at home. So we three rode togheter and I was exhausted at the end of the day.

Today, we went to the hotel which Colin works at. Then we went to church. I joined a bit and then went out to took pictures. Unfortunately I'm too tired to upload them:D After the church we went the hotel again to eat and we went to swimming in pool. After fighting with Ahna for a long time we went back home. I went for a ride when we arived but nobody joined me and I was too tired. So I just rode like half an hour and came back. After that I finished my homeworks.

Now all I wanna do is going to my bed. I'll probably upload pictures tomorrow:D

16 Eylül 2015 Çarşamba

Yakın Çevremden Kareler - Shots From Environment

Evet 2 gündür yazmıyorum ama bunun nedeni hem yorulmuş olmam hem de yazacak pek bir şey olmaması. Amaaa bu hatamı fotoğraflarla telafi etmeye karar verdim:D


Burası benim fen sınıfım. Ne alaka diye sorarsanız hiçbir fikrim yok. Tüm ders araları 2 dakika ama bu 15 dakika diye hazır vaktim var çekeyim dedim:D


Bu da fen sınıfından bir manzara.


Okuldan geldiğim yol, Her yeri ağaçlarla kaplı çok seviyorum:D


Her ne kadar güneş çekmeme izin vermemiş olsa da burası bizim evin arka bahçesi. Hep bu kapıyı kullanıyoruz(kapı sağdaki merdivenlerle çıkılan yerde).


Burası okulun önü, arkadaki de ilk okul.


Bu benim okulum.


Bugün kızların futbol maçı vardı. Biraz baktım ama yok futbol çok sıkıcı:D


Ve favorime gelecek olursak bu ve aşağıdaki her gün üstünden geçtiğim köprüden. Şahsen muhteşem olduğunu düşünüyorum.


13 Eylül 2015 Pazar

Yaşasın Hafta sonu -- Yey Weekend

Evet dün yazmamamın ardındaki neden dün hiçbir şey yapmamış olmam esasında:D Hatta yazmaya karar verdim. Bilgisayarın başına geçtim ama yazacak hiçbir şey gelmedi aklıma ben de yarın birleşik yazarım dedim. Ve gerçekten dün yaptığım tek şey yaklaşık iki saat kadar bisiklet sürmüş olmam. O inişlerin bir de çıkışları olduğunu unutmasam bu kadar yorucu olmazdı herhalde:D Yorulana kadar gidip geri dönmeye karar verdiğimde karşımdaki yokuşu görünce biraz hayal kırıklığı yaşamadım değil:D Bugüne gelecek olursak, bugün sabah kiliseye gittik. Bu şehir merkezindeki kiliseydi ve çok kişi vardı ama size bir şey söyleyeyim mi? Kiliseleri çok tuhaf. Kesinlikle filmlerdeki gibi olmayan tek şey o. Hayır zaten eski usul bir şey beklemiyordum ama bir konferans salonunda oturup spot ışıklarıyla aydınlatılmış bir sahnede aynı zamanda filme çekilen bir adamın konuşmasını dinleyip arada çıkan grubun müziklerine eşlik etmek bana dini bir yerden çok talkshow programlarını hatırlattı diyebilirim. Gerçekten ilginç bir deneyimdi. Oradan çıkınca Şehir merkezinde Mustafa'yla (geçen sene benim yerimde kalan exchange öğrencisi) buluştum. Bana etrafı gezdirdi ama pek bir şey yoktu zaten. O okul eşyalarını aldı benim de şampuan almam lazımdı onu aldım. Bu sırada bana geçen sene yaşadıklarını anlattı ve benim sorularımı yanıtladı. O tabi daha deneyimli olduğu için yanında çaydanlık ve demleme çay getirmiş. Çay karşılığında matematik dersi konusunda anlaştık:D. Ondan sonra eve döndük ki Colin bana bir toplantı için tekrar şehre döneceğimizi söyledi. Hoop tekrar kiliseye:D İşin kötü yanı genelde 1 saat sürüyormuş toplantıları ama bu sefer 3 saat sürdü. Toplantı genel olarak kiliselerin durumuyla alakalı olduğu için hiçbir şey anlamadım. Shiann bana neden telefonumu getirmediğimi sordu çıkışta. Ben şaşırdım tabi çünkü getirmiştim. Bana Mustafa'nın geçen sene genelde telefonuyla ilgilenerek vakit geçirdiğinden bahsetti. Ona her ne kadar çok iyi bir fikir olsa da yapamayacağımı söyledim. Çünkü ne kadar sıkılırsam sıkılayım onca insanın yanında, kiliselerinde ve muhtemelen önemli bir toplantılarında ben bir koltukta oturmuş telefonla oynasam kesinlikle kibar bir davranış olmazdı. Belki hatta büyük ihtimalle onlar bunu umursamazlardı ama yine de hoş bir davranış olmadığı kesin. Toplantıdan sonra dışarıda bir şeyler yiyip geri geldik eve. Şu an yatmak için can atıyor olsam da ilk öncelikle bunu yazmalıydım ve bir de duş almam lazım. Kesinlikle gözümde büyüyor basit bir duş:D


Yey Weekend


The reason for not writing yesterday is I rally did nothing yesterday. I just used the bicycle that Shiann had fixed for me for nearly 2 hours. And today we went to church in the morning. It is the only thing that is not like the ones in the movies. To be honest, I wasn't expecting to sit in a hall and listen to a man on the stage and listen to a band. It was more like a talkshow for me. But anyway, that's a different culture. After that I went to downtown to meet Mustafa who is the Turkish boy that stayed with my host family last year. He showed me around but there wasn't much thing to be shown acually. And then he took what he needed and I bought a shampoo. While we were walking he was telling me his last year and answering my questions. After that I went to my house and Colin said me that we would go to church again for a meeting. They said that the meetings usually take 1 hour but today it took 3 hours and I was really bored as I don't understand all that church things. Shiann asked me why I didn't get my phone and I was confused as I got my phone with me. So she said that Mustafa was usually play with his phone while he was in the church and she also said that's okay if I do too. But acually I think that playing my phone while surrounded by lots of people having an important meeting ,n their church is really rude. Yes, I would like to do and probably this wouldn't bother them but it isn't a kind act for me at all. Anyway, after the meeting we ate something and came back to our house. That's great as I'm too tired. But I should write this and also take a shower which seems really tiring for me now:D

11 Eylül 2015 Cuma

Okula Alışmak - Getting Used To The School

Okula alışmaya başladım denebilir. Dersler ilk gün anlatıldığı kadar gözümü korkutmuyor şu an ve öğretmenlerimi oldukça iyi anlayabildiğimi fark ettim. Kısaca derslerde ne yaptığımızı anlatayım en başta. İngilizce dersinde şiir işliyoruz. Değişik şeyler yazmaya çalışıyoruz ama sınıftaki herkes şiirle ilk defa karşılaştığı için Shiann bize saçma konular veriyor ve sanırım bu insanların şiirden soğumasını önlüyor. Bense verilen konu ve kurallar çerçevesinde mantıklı şiirler yazmaya çalışıyorum ama İngilizce yazmak zorluyor beni. Hiç kafiye gelmiyor resmen aklıma. Şu ana kadar yazmayı becerdiğim anlamlı tek şiir şu;

"In the depth of my mind,
His cold breath, I could hear.
I could see his shade was becoming clear,
But I knew, sunrise was near."

Okuyan herkesin tepkisi "wow, so deep." oldu. Çok fazla kullanmamızı istedikleri kalıp ve kurl olduğundan biraz saçma oldu ama olsun artık. BB Tech yani bilgisayar dersinde bilgisayarda okulun bir sitesine girip oradaki konulardan okuyup etkinlikleri yapıyoruz. Ben sınıftakilerden bir ünite öndeyim ama öğretmenimiz Mr. Burns sorun olmadığını söyledi. Herkes bir word belgesi oluşturup soruları oraya geçirmeye çalışırken ben sadece defterime yazıyorum çünkü diğer şekilde içim rahat etmiyor. Fen dersinde ekosistemleri ve besin zincirini görüyoruz şu an ki ben bu konuyu çok severim. En çok uğraştıran ders sanırım fen olacak çünkü konuları bilmeme rağmen terimlerin karşılıklarını hiç bilmiyorum. Beden eğiti dersinde dün bir etkinlik kağıdını dolduruyorduk izlediğimiz bir filme göre. Biraz zordu çünkü sorular sırayla değildi ve sana o kadar kritik şeyler soruyordu ki 1 saatlik filmde 1 kelime kaçırırsan tüm soru gidiyor. Bugün ise spor salonuna gittik. Isınma hareketlerinden sonra "beep test" dedikleri bir şeyi yaptık. Basketbol sahasını düşünün, onun kısa kenarı üzerinde ileri geri koşuyoruz prensipte. 2 kenardan birine her gelişin 0.1 puan sayılıyor. 12. sınıfların rekoru 22.4 10. sınıfların rekoru da 18.6 gibi bir şeymiş. Ben aslında az yaparım diyordum ama koştukça hırs yaptım ve gidebileceğim kadar gitmeye karar verdim:D Sonuç olarak 12.8 yaptım sınıfta 2. oldum. Aslında biraz daha zorlayabilirdim ve zorlasam 1. de olurmuşum sanırım ama sorun şu ki bu testle ders bitmiyor. Baktım ayrılanlar bir kenarda toplanıp bazı hareketler yapıyorlar, hiç olmazsa öğretmenin yanına gidip benden bu kadar diyebilecek enerjim kalsın dedim:D Hala koşunun acısını çekiyorum. Şansıma yarın haftasonu tüm gün yatabilirim. Son olarak matematikten bahsetmem gerekirse EBOB ve EKOK ile başladık ama sanırım burada herkes ilk defa görüyor çünkü çözerken çok zaman harcıyorlar. Ben çevremdekilere olabildiğince yardımcı olmaya çalışıyorum ama genelde kimse beni tanımadığından bana sormuyorlar. Ben sadece biri birine sorarsa ve sorduğu kişi de bilmiyorsa araya kaynayarak yardım edebiliyorum:D. Matematikle ilgili bir diğer şey de, belki duymuşsunuzdur, burada derslerde ve sınavlarda hesap makinesi kullanmak serbest. Bunu ilk duyduğumda çok mantıklı gelmişti. Önemli olan mantığını bilmek zaten, hesap işlerini hesap makinesiyle de yaparsın diyordum. Ama sınıfın halini görünce vazgeçtim. Sınıfın çok küçük bir kısmı iki iki basamaklı sayıyı akıldan çarpabiliyor. Üç basamaklardan bahsetmiyorum. Bugün küçük bir sınav olduk ki sadece 3 soru vardı. 5 dakikamı almadı yapmak. Ben soruları bitirdiğim sırada sınıf hesap makinesi derdindeydi:D Bunları kimseyi yermek için anlatmıyorum ve daha üç gündür buradayım diye genelleme yapmak da istemiyorum ama sanırım dersleri gerçekten daha kolay. Yani onuncu sınıfta bunları görüyorlarsa mesela sekizde bizim beşinci sınıfımızı falan görmeleri lazım sanırım ama dediğim gibi genelleme yapmayayım hemen.

Okul dışında ise dün akşam Isaiah beni evine davet etti. Evi yaklaşık 6-7 dakika yürüyüs mesafesindeydi. Küçük ve çok sevimli bir evleri var. Evlerinde dört kedi ve bir köpek var. Kediler beni umursamadılar ama köpekle iyi anlaştığıma eminim. Benim hemen yanımda durup iki de bir elimdeki konsolu yalamaya çalışıyordu:D

Bugün ise okuldan sonra Shiann'in anne ve babasının evine gittik ve orada erkek kardeşi ve onun çocuklarıyla tanıştım. Akşam yemeğini yiyip geri geldik.

Evet şu ana kadar sanırım benden bu kadar. Haftasonu ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yok ama Scorpions konserine şansımı denemek isterdim.



Getting Used To The School

I'm getting used to the shool as I can say. Things are not as hard as they seemed in first day. I can understand my teachers very well. I'm glad that I can. I'd like to talk about my courses. In English course we are studying poems. I'm trying to do my best while we are writing our own poems. It is pretty hard as I can't find any ryhms in English:D Also they gave us some rules and these rules make it a bit silly. But here is my the least silly poem:

"In the depth of my mind,
His cold breath, I could hear.
I could see his shade was becoming clear,
But I knew, sunrise was near."

Everyone that reeds said "wow, so deep." I take it as a compliment:D In BB Tech we use our computers to log in one of our school's page and do the things that writes there. I can do those faster as I write them down on my notebook instead of writing on microsoft word. In P.E. yesterday we did an assignment which is about a movie. It was hard as you watch the movie only once. If you miss a word you miss the whole question. But today, we went to gym and did something called "beep test". It is basicly running 'till you can't:D. Every beep is 0.1 point. The school record is 22.4 or something like that. I did 12.8 point and became 2nd in class. After that I was nearly dead. I still feel the pain but hopefully tomorrow is weekend:D. Well, in science we are studying ecosystems and food chains and I like this subject. It seems that the sience would be my hardest lesson as there ar lots of term that I have to memorize. Then in math we are learning GCF and LCM which I have already known. I guess they are hard for the most of the class and I try to help them. The weird fact is that nearly nobody can multipication on their mind. Everyone tries to find a calculator. For example, we had a little quiz that has just 3 questions. It didn't take my 5 minutes to finish while others were still lookin for a calculator. I don't want to jugde according to my 3 days but I guess the courses are easier in here.

Yesterday after school, Isaiah invited me to his house where he lives with four cats and a dog and we played xbox together. I like his dog and I think he likes me too because he was sitting beside me and trying to lick my hand. Today after school we went to Shiann's parent's home and I've met her brother and his children.

Well I suppose that's all. I don't have a plan for weekend but I'd like to try my luck to go to The Scorpions concert.

9 Eylül 2015 Çarşamba

Okulun İlk Günü - The First Day of School

Bugün okuldaki ilk günümdü ve değişik olduğunu söyleyebilirim. Şimdilik İngilizce, Fen, Bilgisayar, Beden Eğitimi ve Matematik alıyorum ama Tarih de almam lazımmış sanırım. Bunun için yarın şansımı deneyeceğim. Dersleri bir yana bırakırsak okul baya ilginçti diyebilirim. Çünkü aynı anda hem her şey çok farklı hem de hepsini önceden görmüştüm izlenimlerine kapıldım. Nasıl olduğunu açıklamak gerekirse, bir kere baştan sona tüm sistemleri farklı. Shiann bana bugün en değişik şey neydi diye sordu okuldan sonra, ben de ona en değişik mi, hiçbir şey aynı değildi ki dedim:D Ama her şey tıpkı filmlerde olduğu gibi. Filmlerdeki gibi derken benzetme yapmıyorum, GERÇEKTEN filmlerdeki gibi. Okulun yapısı, koridorlar, sınıflar, öğretmenler ve öğrenciler. Hepsi filmlerde gördüğümüz gibiler cidden. Arada bir etrafıma bakınıp "evet şu an cidden bir filmdeyim" gibi hissettim. Son derse yakın işi biraz daha abartıp herkese kendimce isimler vermeye başladım. "Bu filmin kahramanı, bu onun asosyal en yakın arkadaşı, bu iyi kalpli güzel kız, bunlar onun yanındaki havalı olduklarını sanan kızlar, şunlar havalı çocuklar..." vesaire vesaire. Uzun lafın kısası oldukça eğlendim:D Derslere geri dönecek olursak, İngilizce dersinde bu dönem Bülbülü Öldürmek'i okuyacakmışız ki o kitabı çok severim. Bir kere daha okumaya hayır demem kesinlikle. Bilgisayar dersiyle ilgili pek bir fikrim yok onu önümüzdeki günlere çözeceğim sanırım. Beden Eğitimi ilginç görünüyor çünkü bu dönemin planında basketbol, voleybol, fitness ve kano var. Eğlenceli olabilir. Fen dersim olduğu için çok mutluyum çünkü feni çok severim. Ama işin kötü yanı 700 sayfalık bir kitabı bir dönemde bitirecekmişiz ki o kadar terimin İngilizce'sini ezberlemek gözümü korkutuyor. Matematikten bahsetmem gerekirse bugün başladık ona ama bize verilen ünite programına bakılacak olursa sanırım 8. sınıf dersleri işleyeceğiz çünkü bugün faktörlerden başladık ve sanırım bu sınıfın çoğuna zor geldi.

Okulda ayrıca Isaiah adlı bize çok yakın oturan bir çocukla tanıştım ve tüm günü onun peşinde gezerek geçirdim diyebilirim. Beni grubundaki diğer arkadaşlarıyla tanıştırdı ve geri dönüşte otobüsün yerini gösterdi.

Evet sanırım bugün yaptıklarım bu kadar. Defter eksiklerim vardı ve onları tamamladım. Yarın için hazırım:D


The First Day of School

Today was my first day in the school and I can say that it was different. I'm taking English, BB Tech, Science, P.E. and Math courses. But I guess I should take a history course. So I will talk to somebody about this. The school made me feel like both I don't know anything and I know everything. Well, it is totally different from my school in Turkey. When Shiann asked me that what was the most different thing, I said "The most different thing? Everything is different here." But I also feel like I've seen that before. That's because everything in the school is like a typical high-school movie! By saying everything, I really mean EVERYTHING. When I look around, I feel like I'm in such a movie. The school, the halls, the classrooms, the teachers, the students, everything was like from a movie. Then I make things go a little further and I was like "Oh, this is our hero, this is his best friend, thiss is the friendly and pretty girl, those are the girls who think they are cool around her, these are the cool boys...etc." To be honest, I had lots of fun. As for courses, I've learn that I will be reading the book Killing the Mockingbird. I really like that book and I'd like to read it again. In BB Tech, honestly I understood nothing. I hope I'll figure out what is it like later. I'm glad that I got science course as I love science. But we got a 700 paged book to finish this somester and all the terms that I have to memorize make me scared a bit. P.E. seems fun as we have basketball, volleyball, fitness and canoing. In math, we saw factors which I have seen in grade 8. And ıt seems hard for the others in the class.

At school, I've met Isaiah who sits near to us. He showed me where to go and most of the time, I fallowed him and his crew. And after the last period, he showed me which bus should I get in.

Well, I guess thats all for today. I had my missing suply like notebooks, so I'm ready for tomorrow.





İlk ders bana exchange olduğumdan dolayı içinde bunların bulunduğu bir paket verdiler. Bence çok hoş:D

8 Eylül 2015 Salı

Okuldan Önceki Son Günüm - Last Day Before School

Evet yarın okulum başlıyor. Bugün tam bir iş günüydü ve ben yarın neler yapacağımı görmüş oldum diyebilirim. Sabah 7 15'de kalkıp kendime kahvaltı ve öğle yemeği hazırlayıp Shiann ile beraber okula gideceğim. Aslında bana öğle yemeği hazırlayabileceğini söylemişti ama ben kendim yapmak istedim. Sanırım bu yüzden burada sandviç ile besleneceğim tüm gün:D Akşam dönüşte ise o benden geç çıktığı için ben servisle döneceğim. Herkes gittikten sonra bir müddet daha evde kaldım, kitap okudum, bilgisayara baktım. Saat 10'a doğru geçen gün havuzda tanıştığım Brezilyalı iki kız ve onların bakıcı annesi beni de alıp okula götürdü. Okulda önce müdürle tanıştım. Kendisi çok iyi birine benziyordu, komik biri olduğu kesin. Bize okulu gezdirdi. Okul 2 katlı ama sanırım çoğu dersimi ilk katta göreceğim. Okulun büyük bir spor salonu, kütüphanesi ve kafeteryası varmış. Kafeteryada sabahları ücretsiz kahvaltı oluyormuş ve öğlen de istersen yemek sipariş edebiliyormuşuz. Colin bana okula 5 dakika mesafede Subway olduğunu ve öğrencilerin öğle yemeğinde oraya gidip buluştuklarından bahsetti. İstersen sen de katılabilirsin dedi ama her gün gitmek pahalı olurmuş. Ben de artık duruma göre bir şeyler yaparım. Müdürün bize anlattığına göre sabah 5 dakika aralıklı 2 periyot oluyormuş. Sonra 10 dakika bir ara ve bir periyot daha. Ondan sonra da öğle yemeği ve 5 dakika ara ile 2 periyot daha. Her periyot 1 saat sürüyormuş. Okulun en çok hoşuma giden yanı filmlerdeki gibi dolaplarımızın olması. Kilitlerine alışmak biraz zaman alıyor ama benim ve Brezilyalıların kilitlerini çıkarıp evet götürmemiz için bize verdiler. Yarına çalışabilirsiniz dediler. Ben olayı çözdüm sanırım. Okulun en tuhaf yanı ise zili. O kadar tuhaf tek notadan bir ses ki ben her duyduğumda yerimden zıpladım :D

Okulu gezmek dışında bugün bir şey yapmadım, Ahna okuldan gelince onunla oturup minecraft oynadık uzun bir süre ve çok eğlendik:) Akşam da Shiann'ın babasının doğum gününü kutlamaya gittik.

Derslerim yarın belli olacak o yüzden çok heyecanlıyım. Yarını sabırsızlıkla bekliyorum.


Last Day Before School

My school starts tomorrow and today I've found out what will I do on weekdays. I should wake up like 7:15 in the morning and prepare my breakfast and lunch. Actually, Shiann offered me to prepare a lunch for me but I wanted to make by my own self. Shiann also said that she would take me to school but as she lefts school later than me, I will be returning by bus. Today, after everyone leaves I waited 1 or 2 hours and than the two Brazil girls who I met in the pool yesterday and their host mother took me to school. We met the principal who seems to be very nice and funny man. He showed us the school. It has two floors and ıt seems like I will mostly be at the first floor. The school has a gym, a library and a cafeteria. He said that there will be free breakfast in the mornings and we can offer a meal at the lunch time. Colin also said me that there is a Subway nearby and the kids usually go there for lunch but he added that it would cost much if I go there much. Well I guess I will thınk somethings for this. As I learn from the principal, there will be 2 periods in the mornings, between those there is a 5 minute gap. Then there is another period and the lunchtime. After the lunch time, there is 2 more periods. The most interesting thing in the school for me is that we have our lockers like they have in the films. They take of the lock and gave them to us to practise at home. I think I got it. Well the oddest thing in the school is the bell. When the bell rings, I got buffled, everytime.

Except going to school, I did nothing today. When Ahne came from her school, we played minecraft together and we had lots of fun. In the evening, we went to celebrate Shiann's dad's birthday.

My subjects will be set tomorrow so thats why I'm excited now. I can't wait to tomorrow.


7 Eylül 2015 Pazartesi

İlk Günlerim - First Days

Başlamadan önce belirtmem lazım Türkiye New Brunswick'ten 6 saat ileride. Yani ben Türkiye saatiyle Pazar günü saat sabah 6'da New Brunswick'e vardım ve 2 saat sonra da tek gecelik kalacağım otele gittim. Yolculuğu anlatmayacağım çünkü başından sonuna 21 saatlik bir işkenceden başka bir şey değildi:D İşin iyi yanı Toronto Havaalını'nda Yalın beni buldu ve böylece tek kalmadım. Yalın oryantasyonda tanıştığım bir arkadaşım. Onunla aynı uçaklarla geliyormuşuz ama benim haberim yoktu. Benim bakıcı ailem çalıştığından dolayı onun ailesi beni otele götürdü. Otele vardığımda saat gece 2'ydi ve Colin'le(host dad) tanışıp hemen yattım. Sabah ise Shiann(host mum) ve Ahna(host sister:)) ile tanıştım. Otelde kahvaltı yapıp hemen ayrıldık. Söylemeden geçemeyeceğim kahvaltıda çok büyük ve lezzetli bir akçaağaç şuruplu pancake yedim:D Sanırım burada herkes çok şekerli şeyler yiyor, umarım şişmanlamam. Şehrin biraz daha Fransız olan kesminde bir kiliseye gittik ve oranın seremonisine katıldım. Kilisede eğlenceli şarkılar söyleyip İncil'den hikayeler okuyorlardı. Colin'in bana daha sonradan anlattığı üzere zor zamanlardan geçiyorlarmış ve bu nedenle Colin'den bir konuşma yapmasını istemişler. Colin mesleği nedeniyle değişik yerlerde konuşmalar yapıyormuş ve ben de onunla ve ailesiyle seyahat imkanı bulacakmışım. Kiliseden sonra yemek yemek icin ailenin bir arkadaşına gittik. Ve ben orada yaban mersinine BAYILDIĞIMI öğrendim. Acayip lezzetli minnacık yaban mersinleri var(yaban mersini olduğunu varsayıyorum çünkü ona blueberry diyorlar). Oradan sonra tekrar otele dönüp eşyalarımızı alıp eve geldik. Ev kasabanın biraz dışında yeşilliklerin içinde bir yerde. Colin bana kullanmadığı ama iyi durumda olan bir bisikletinin olduğunu söyledi. Burada her yer dümdüz dolayısıyla bisiklet teklifinin üstüne atladım denebilir:D. Evin arkasında bugün sökeceğimiz bir çadır ve depolar var. Benim odam evin bir ucunda. Çift kişilik bir yatağım, bir şifoniyerim, bir duvarda gardırobum ve bir çalışma masam var. Odamı baya sevdim. Dün yaşadığım küçük bir sürpriz de odama girince bana bakan arkadaş oldu. Evin çok şeker bir kedisi var. Ama hala adının nasıl yazıldığını bilmiyorum:D Bildiğim tek şey çok sevimli ve dişi. Ona sadece "she" diyorum:D.

Evet şu ana kadar yaptıklarımı böyle özetleyebilirim sanırım. Burada havalar çok soğuk ama onlar buna ılık diyorlar sanırım kışın sorun yaşayacağım. Havanın aksine aile çok sıcak kanlı, aslında şu ana kadar tanıştığım herkes çok sıcakkanlı diyebilirim. Normalde biriyle İngilizce konuşurken stres olurum ama şu ana kadar öyle bir şey olmadı. Hatta bana İngilizcem'den çok memnun olduklarını ve okulda muhtemelen hiç sorun yaşamayacağımı söylediler. İngilizce demişken, Shiann benim okulumda 10. sınıflara İngilizce dersi veriyormuş ve sanırım benim İngilizce öğretmenim de o olacak.

Şu ana kadar gördüklerimle burayı çok sevdiğimi söyleyebilirim ve eminim ki annem burada olsa o da bayılırdı. Babam ve kardeşim için aynısını diyemeyeceğim çünkü pek bi elektronik mağazası yok:D

First Days

Well I think I'd better start write in English too. I've come Canada at 00:14 a.m. and I've arrived the hotel that I'd stay for a night at 2 a.m. It was a really long trip and I was very tired so I went to bed after meeting Colin(my host father) and taking a shower. In the morning I met Shiann(my host mother) and Ahna(my host sister). We made a breakfast at hotel and I ate a really amazing pancake. Then we went to a church and join them until lunchtime. They were singing songs and reading stories about Jesus. After the church and lunch we came back to hotel, took our stuff and went to the house. The house is out of the town and it's surrounded by trees. They got a tent in their backyard. Their house is a very pretty and modest home. My room is pretty big and comfortable. I've got big bed, a closet for my stuff and a desk. Colin told me that he has a bicycle that he doesn't use. As everywhere is flat, I like the idea of bicycle. They also got a cat in the house. It is very cute.

I guess that's all I've done since I've come. In here, the weather is nice but a bit cold. They call it "warm" so I think I'll freeze in Winter:D. The family and everyone I've met here is so friendly that I don't worry about speaking in Engilsh and making mistakes. Usually when I speak English, I get stressed and be afraid of making mistakes.

Well I can say that I really like this place and I'm sure my mum'd love too if she were here. But I can't say the same for my father and my brother because there isn't much elektroniz market:D.



Burası benim odam(dolap sağda şifoniyer solda ama duvardan gözükmüyorlar)


Burası evin hemen önü


Bu eve giden yol(her yer yeşiiil)


Burası tıpkı Boğaz gibi New Brunswick'i ikiye ayıran nehir.


Kaldığım ev


Bu arkadaş odamı basmaya çalışan kedi:D(çok sevimliiii)


Arka bahçedeki çadır(içinde yatamadım ama ısıtıcısı ve büyük bir yatağı varmış)

4 Eylül 2015 Cuma

Maceraya Atılırken

Evet günü geldi, yarın gidiyorum. Şu an dayımlar ve anneannem geldi topluca yemek yedik. Yarın için çok heyecanlıyım gerçekten. Uçuşum 11de. Tam olarak kaç saat süreceğini bilmiyorum ama 6 saat sonra da aktarma uçağım var. 6 saat beklemek için çok uzun ama en azından kaçıracağım diye stres olmama gerek yok. Gece 00:14te de New Brunswick'te olacağım. Orada birileri beni alıp konaklayacağım ailenin kaldığı otele götürecekmiş. Pazar günü de Colin'in işi nedeniyle bir şehre gidip öğleden sonra gelecekmişiz eve. Onlarla sehayat etmek için sabırsızlanıyorum. Kalacağım aile de 3 kişi varmış. Colin, Shiann ve 7 yaşındaki kızları Anna(veya Ahna. Bana gelen mailde ikisi de vardı, sanırım biri yazım hatası).

Bugün onlara götürmek üzere küçük hediyeler aldık. Annemle Karaköy'ün ve Eminönü'nün altını üstüne getirdik. Ayrıca ben bir kolye ve Megadeth t-shirt'ü aldım ama bunların onlarla bir alakası yok tabii:)

Aa aklıma gelmişken, blogu iki dilde yazacağım çünkü oradakilerin de anlamalarını istiyorum.

Evet sanırım şimdilik bu kadar. Bilbo Baggins'in de bir zamanlar dediği gibi: