27 Ocak 2016 Çarşamba

Kayak Kaçamağı - Went Skiing

Bu olay geçen çarşamba oldu:D. Aslında bizim grupla alakası yokmuş ama diğer exchange grubunun kordinatörü kayağa götürüyormuş kendi öğrencilerini, otobüste boş yer de olunca beni ve Mustafa'yı da aldı yanına. Sonuç olarak okulu bir günlük ekerek(kesinlikle çok üzülüyorum!) kayağa gittik:D.

Sabah 7'de yola çıktık. Yol 3 saat sürüyordu molamızla beraber dolayısıyla ben saat 6'da kalmış olamama hiç yakınmadım. Çünkü uyuyacak bol bol zamanım vardı:D. saat 10'da dağın tepesine vardık. Türklerden ben, Buket, Lale ve Mustafa vardık. Bizim haricimizde yanlış bilmiyorsam(benim grubum olmadığından kim nereli tam emin değilim:D) bir Alman ve yedi Brazilyalı vardı. Tesise varınca hiç vakit kaybetmeden ekipmanlarımızı kiraladık. Ben şahsen soğuktan korunmak adına giydiğim beş kat kıyafetin altında nasıl görünüyordum hiçbir fikrim yok ama sanırım bi deri bi kemik olduğumdan normal duruyorumdur:D. Dışarı çıkınca ilk başta bizi bir test yaptılar. Lale snowboard öğrenmeye gitti, biz üçümüz de teste girdik. Test basitti, lakin elimizle bir şeye tutunarak yukarı çıkıyorduk ve 3 seferin ardından kollarım kopuyordu. Testin amacı yeşil pistten kayabilir miyiz onu ölçmekti. Okul grubu olduğumuzdan bir nevi eğitim amaçlı oradaydık. Üçümüz de testi geçtik ve kaymaya başladık.

İlk başta nasıl paralel kayıldığını hatırlamadığımdan yarı kar sapanı yarı paralel kaymaya çalıştım ki bu da bacaklarımı öldürdü. Neyse ki ikinci seferin sonunda hatırlamayı başardım. Aşağı Mustafa önde, Buket ortada ve ben en arkada olmak üzere sıra halinde kayarak iniyorduk. Mustafa en son geçen Mart, ben geçen Ocak ve Buket de 3 sene önce kaydığı için yetenek sıralamamız bu şekildeydi:D.

Saat 12'de yemek için ara verdik. Saat 1'de tekrar çıktık. Bu sefer bizi bir üst düzey teste çağırdılar. Paralel kaymamız isteniyordu. Şimdi, benim sağ bacağım solumdan daha iyi. Sağa tüm ağırlığımı verebilirken sola veremiyorum. Dolayısıyla sola dönüşlerim keskinken sağa dönüşlerimde biraz takılıyorum. Şanssızlığıma eğitmen sağa dönüşümü görmüş ve tam bilmediğime karar vermiş. Diğerlerine 360 derece dönüşü gösterirken bana ve Buket'e paralel çalışmamızı söyledi. Eh ben de bu sefer bana baktığı sırada keskin bir sola dönüş yaptım ve "aa sen zaten biliyormuşsun." tarzında bir tepki aldım:D.

Testten sonra mavi pistten kaymamıza izin verdiler. Orası tabii ki daha dikti:D: Bir iki seferden sonra Mustafa ve Buket bıraktılar ben biraz daha kaydım. Sonrasında saat 4'te otobüse doluşup geri döndük. Geri döndüğümüzde saat 7 olmuştu ama Colin beni ve Mustafa'yı alacaktı ve o da 9 gibi ancak Moncton'dan dönerim demişti. Biz de kızların birinin annesinden rica ettik ve bizi bir restorana götürdü. Orada yemek yiyip sohbet ettik. Biraz sonra Colin de geldi, o da bir şeyler söyledi. En sonunda eve döndüğümde saat 10'u geçiyordu ama çok eğlenceli bir gündü kesinlikle :D(okuldan iyidir!).

Went Skiing

Last wednesday I went to skiing with the other exchange group. Their coordinator let me join them. So I missed one day in school(so sad!) and went skiing instead:D.

I woke up at 6 and our bus left at 7. Hopefully, it was three hours of travelling in which I can sleep:D. We arrived there at 10 and got changed. First they tested us to see if we can skii by ourselves. Me, Mustafa and Buket were the only ones who knew how to skii. We passed, so they let us use the easy path. We skied 'till 12 and then had a lunch break. After and hour, we went back again. They tested us again, this time a more advanced one. They wanted us to skii parallel, which I remembered after the second round. I could easily turn left but I couldn't turn right as well as turning left. Because my right leg is better than my left. So, the teacher first saw my right (bad) turn and told me to work on it. When he asked for a second time, I turned left and he said something like "wow, you already knew it.". So we all passed and went to the other hill, which of course was steeper. After a couple rounds, Mustafa and Buket left and I skied some more rounds. Then at 4 we all head back to the bus.

We arrived the city at 7 but Colin, who was going to take me and Mustafa home, was going to come around 9, So we asked one of the girl's host parent to take us to a restaurant. We talked and ate and had fun:D. It was after 10 when I was back at home. It was a tiring but a great day:D.

18 Ocak 2016 Pazartesi

Yılbaşıı - New Year

Tamam yoğun istek üzerine yazmaya devam ediyorum:D.

Şimdii, Noel'den (ben de biliyordum bir ismi vardı diye de, aklıma gelmemişti bir türlü, hatırlattığınız için teşekkür ederim:)) (Hayır Noel Baba'dan da uyanmadım, üstüme gelmeyin) sonra yılbaşına kadar günlerim doluydu ama bir şey yapmadım çok. O nasıl ya diyecek olursanız, cumartesi hava güzeldi diye kar aracını aldık, arkasına kızak bağlayıp geniş bir alanın üzerinden tekrar ve tekrar geçtik. Böylece kızak pisti açmış olduk. Bir de yakınlarda akçaağaç şurubu yaptıkları bir yer varmış oraya gittik. Her ne kadar bahara kadar kullanılmayacak olsa da biz orada hamburger yapıp yedik ve çay içtik. Dahasında ben karda yürüyüş yaptım. Bir ayı görürüm diyordum ama göremedim.

Pazar günü kiliseden sonra eşyalarımızı alıp kampa doğru yola koyulduk ama yolun yarısında kar fırtınası beklendiği için geri dönmek zorunda kaldık. Benim şikayetim olmadı çok arabada uyukluyordum şahsen.

Pazartesi tembellikten başka bir şey yapmadım, odamdan çıkmamış bile olabilirim:D. Baştan sona bir kitap bitirdim.

Salı Günü St John'a gittik. Bir iki saat mesafedeki bir şehir orası. Biraz gezdik ama her yer karlıydı gezilecek yerlerin çoğu kapalıydı. Ama bir kitapçıya, bir şekerciye ve bir restorana gittik ki çok güzeldi. Restoranda Mısır kültürünü yansıtmışlardı. Yemekleri bizimkilere oldukça benziyordu. Eh bir Türk lokantası olamaz ama ne yapalım:D.


Ben ve Brazilyalılar St. John'dayken. 
(Kalan fotoğrafları kızlar bana hala atmadılar bununla idare ediverin:D)


Vee çarşamba günü yılbaşıydı tabii ki:D. Biz de Moncton'a gittik ve orada kaldığım ailenin üniversite arkadaşlarıyla buluştuk. Çok kalabalıktık. Değişik bazı kutu oyunlarına katıldım ve aşağıda benden bir yaş küçük iyi çocuk vardı onlarla takıldım çoğunlukla. Oynadığımız bir oyun vardı ki acayip tuhaf ve utanç vericiydi ama süper fizik bilgilerim sayesinde paçayı kurtardım:D. Basit bir şeydi; bir mendil kutusu alıp üstündeki açılan yeri(tamamını değil, sadece açılan yeri) çıkartıp tabanından kemer geçirmişlerdi. Kemerle kutuları arkalarına gelecek şekilde bellerine takıyorlardı. Kutunun içine de küçük bir top koyuyorlardı. İki kişi karşılıklı sallanarak topu çıkartmaya çalışıyorlardı. İlk çıkaran kazanıyordu. Ama ayakların yerden kesilemez, eğilemezsin ve tabii ki kutulara dokunamazsın. Eğer aklınıza getirdiyseniz ne kadar komik ve utanç verici olduğunu anlamışsınızdır sanırım:D. Benim yapmaya hiç niyetim olmasa da beni kaldırdılar. Ben de düşündüm, şimdi bu neden zor ve nasıl yaparım? Biraz mantık yürüttükten sonra aklıma bir fikir geldi. Başla dediklerinde topu ortalayıp kutuyu ilk yukarı ve ileri sallayarak topu yukarı kenarın ortasına, oradan aşağı geri sallayarak aşağı kenarın ortasına oradan da tekrar yukarı sallayarak 3 hamlede çıkarttım topu. Bunlar tabii ki yazdığımdan çok daha kısa sürdü ve kimse ne olduğunu anlayamadan ben kazanmış oldum. Sanırım en herkesin arasında en hızlı ben kurtuldum toptan:D.

Sonrasında yeni yıla girdik, orada yattık ve ertesi gün öğleye doğru yola koyulduk. Sonuç olarak eğlenceliydi, çok çılgın insanlarla tanışmış oldum:D.

New Year

After the christmas, first day, I was tired as dead. Second day, we went to the woods with snowmobile to make a sliding path. Third day after church we were going to a camp but it cancelled because of a snowstorm.

Next day, we went to St. John which is a few hours far city. Sadly because of the snow, lots of places were closed. But we still went to a candy shop, a book shop and a Egypth Restaurant. The food was similar to the Turkish restaurants but of course, Turkish food is the best:D.

Then, on new year's eve, We went to Moncton, where there are some friends of my host family. They were very nice people and I had lots of fun. I played some crazy games with the whole family and then went to join the two boys down stairs who are one year younger than me. One of the craziest games was a game in which you put box on a belt and a ball is inside the box. You basically try to get rid of the ball by just shaking your belly. You cannot jump or touch the ball. I didn't want to play at first but they forced me to:D. So I played for only 3 seconds because I made it our with three moves:D. So it was a long and funny night. I enjoyed staying there for the night. I met crazy people:D.

4 Ocak 2016 Pazartesi

Noel Baba Buraya Erken Geliyor - Santa Comes Here Earlier

Çok fazla gecikmiş olmama rağmen kaldığım terden devam ediyorum. Halifax'tan döndükten sonraki gün Christmas Eve diye geçiyor. Şahsen christmasa ne diyeceğimi bulamadım, yılbaşı da diyemiyorum:D. Öğleyin Shiann'in ailesinin evine gittiler yemek için ama benim kendimi toparlamam lazımdı o nedenle evde kaldım.

Akşama doğru kiliseye indik. Kilisede mum yakma seremonisi (harbi bazı terimleri nasıl çevireceğim hakkında hiçbir fikrim yok, bu ne derseniz aslı aşağıda:D) tarzı bir şeye katıldık. Hepimiz bir mum aldık ve yerimize geçtik. Günün önemi hakkında konuşuldu. İncil'den hikayeler okundu (Hz. İsa'nın doğumu ve yaşamı hakkında istemediğim kadar çok şey öğrendim) ve şarkılar söylendi. En sonunda da mumları yaktık ve bıraktık.

Bundan sonra yemek için Bill ve Laura'nın (Shiann'in anne ve babasının) evine gittik ve yemek yedik. Sohbetler edildi, çaylar içildi ve iskambil destesiyle bir oyun oynadık. Bunlardan sonra eve gittik ve ben yattım çünkü hala çok yorgundum.

Sonraki gün Chirstmas idi. Erkenden kalkıp ağacın altına koştum falan demek isterdim ama çok derin uyuyordum beni or kaldırdılar saat 7'de:D. Salona gittik. Ağacın altında bir çok hediye vardı. Sırayla herkes kendi hediyelerini açtı. Benim hediyelerim aşağıda (sağdaki iki t-shirt'ü ben kendime almıştım:D). Saymam istenilirse; çikolata, iskambil kartları, pijama, top, iki kitap (favorilerim çünkü okuyacak kitabım bitiyordu:D), bulmaca kitabı, atlet, çay ve kupa.


Hediyelerden sonra yemek yedik ve tekrar Shiann'in ailesinin evine gittik. Shiann'in kardeşlerinden biri de oradaydı. Beraber daha çok hediye açtık (bana t-shirt ve Ice-Tea almışlar ki Ice-Tea'ye bayıldım:D). Sonra tekrar önceki günkü kart oyununu oynadık. Önceki gün Shiann ve ben Bill ve Laura'ya karşıydık ve berabere kalmıştık, bugün onlar yendi. Ardından ben aşağıda bilardo masası olduğunu öğrendim ve oraya kuruldum. Colin'i beşe iki ve on ikiye üç yenerek biraz insafsız davranmış olabilirim:D.

Akşam yemeğini de orada yedik ve döndük. Sonuç olarak güzel geçti. Eğlendim ben:D. Ama yine de pek bir yılbaşı havasına giremedim çünkü bana göre daha vardı yani:D.

Santa Comes Here Earlier

I'm writing from where I left. After Halifax, it was Christmas Eve. They went to Bill and Laura's (Shiann's parents') place for breakfast but I was too tired so I stayed. In evening, we went to church for Candle Light Service. They sang songs, told us stories from Bible and talked about the importance of that day. In the end, we lit our candles.

After the church, we went to Bill and Laura's place together. We had dinner and played card games. Then we went back home and I went bed as I was still too tired.

The next day was Christmas. I would like to say I woke up early for gifts but well, I was sleeping too deep that they woke me up:D. We went to livingroom and opened our gifts. The photo above shows my part:D. After that we ate our breakfast and went to Shiann's parents again. There, we opened more gifts and played card games. Then I went to play pool and Colin joined me. We played a lot(I won the most of the games). After that, we had our dinner and came back.

That was nice for me and I had fun. But I wasn't exactly in the mood of Christmas as in Turkey we celebrate New Year's Eve instead:D.